Banu CONKER, Hayata Dair Kişisel gelişim, 21 Mayıs 2014 Banu Conker tüm Hayata Dair yazıları,
|
Daha önce
‘Masayı
dövenler’ diye bir yazı yazmıştım. Konu çocuk yetiştirmeydi aslında. Şimdi
ise kendimizi nasıl dövdüğümüzü yazacağım.
Dövülmek, dayak yemek kötü şeydir, özellikle yetişkinseniz aslında bağışlanacak
bir tarafı yoktur gibi görünür. Ben de hep böyle düşünüyordum, ama şimdi aslında
dayak yemenin bile içimizden gelen enerjiyle ilgili olduğunu biliyorum, çünkü
dayak yemek içimizde kendimize değer vermediğimiz için izin verdiğimizden
başımıza gelen bir şey.
Bunu gördüğümüz ve dışarıdan hissederek yaşadığımız için dur dememiz daha kolay
olabilir, peki kendi kendimizi dövüyorsak...
Bir süre önce bir arkadaşım bana ‘yıllardır kendini dövüyorsun, yetmedi mi?’
dedi. Ben de o günden beri kendi içimde bir değişime gitmeye karar verdim.
Sanırım kendimi daha az dövüyorum artık. Şimdi bunu sizinle paylaşma zamanı...
Kendinizi ‘şunu yapmam gerekli, bunu yapmam gerekli’ diye –meli, -malı’larla
dövebilirsiniz. Kendinize o kadar büyük bir yük yaratırsınız ki, en sonunda o
yükün altında yorgunluktan ezilir kalırsınız. Hatta yaşamı kaçırırsınız, hep
planlarınıza odaklı yaşamaktan yaşadığınız ana odaklanamaz, ‘bir an önce
yapayım, bitsin’ derken kendinizi yeni bir planlamanın içinde bulursunuz. Peki
ne yapmalısınız?
Çözümü: Ben çözümü, akışta kalmakta buldum. Tabii ki plan yapıyorum, ama o plana
saplanmıyorum, olduğu kadarını yapıp, olanla mutlu olmayı hedef edindim.
Parasız yaşamak da bir tür dayaktır. Bir sürü borç yaparsınız, çünkü iyi yaşamak
istiyorsunuzdur. Her şeyi kredi kartı ile öder, sonra da o kart borcu için
çalışırsınız. Hatta bütün paranızı kredi kartı borcuna yatırır, sonra da yine
kredi kartından ödeme yaparsınız. Bu boynunuza sarılan bir yılan gibidir, başı
kuyruğunu yakalar ve boynunuzu sıkıp durur.
Çözümü: Ben çözümü, ‘istek mi, ihtiyaç mı?’ sorusunu kendime sormakta buldum.
İsteklerimi bir süre erteledim, taksitli alışverişi kestim. Kendime aylık olarak
kredi kartı harcama limiti koydum. Onun üzerine çıkmamaya özen gösterdim.
Böylece sinemaya gitme, arkadaşlarımla yemeğe daha çok gidebilme lüksüne sahip
oldum.
Sanırım ben fark edene kadar, cüzdanımda para taşımamak kendimi cezalandırma
yöntemlerimin en başta gelenlerinden biriydi. Bütün param bankada duruyor, nasıl
olsa gerekirse ATM’den çekerim diyordum, ama bir yere giderken bu sefer kendimi
sıkıyordum; "ya nakit para gerekli olursa" diye.
Ne kadar saçmalamışım yıllar boyunca... Kim bilir ne vardı bilinçaltımda ki,
böyle bir dayak yöntemi seçmiştim...
Çözümü: Ben çözümü cüzdanıma en az 100 TL koymakta buldum. Bu yöntemle
psikolojik olarak da rahatladım. "Ohh be!"
Evet, bunlar benim kendimi dövme stillerimmiş. Sanırım herkesin kendini mutsuz
etmek için birtakım yöntemleri var. Önemli olan mutsuz olduğumuz konuları ortaya
çıkartmak: Bunu yapınca çözümleri kendiliğinden geliveriyor zaten.
Herkese kendine değer verdiği bir yaşam dilerim.
İlişkili yazı
Yazan: Banu Conker
- Hayata Dair
Makale yazı şiir öykü deneme,
Editör: Belgin Elçioğlu Hayata Dair
Banu Conker'in tüm Hayata Dair
yazıları
Banu Conker'in kişisel gelişim yazıları
Banu Conker Hayata Dair annelik yazıları
Banu Conker'in diğer Hayata Dair
yazıları
Diğer makale, araştırma ve yazılardan
Copyright: Her hakkı saklıdır | grafiksaati.org@gmail.com| gizlilik politikası