|
|
||||
|
|
||||
Haklarında çıkan haber ve yazılarda, eylemcilerin geri dönülmez fiziki hasar gününü geçtiği ve hatta ölüm riskinin giderek arttığı yazılıyor. Açlık grevine Nuriye Gülmen’in Semih Özakça’dan daha önce başladığı düşünüldüğünde özellikle Nuriye Gülmen için kritik bir süreç başladığı söyleniyor.
Ben de diyorum ki yapmayın. Yapmayın çünkü pek çok açıdan yanlış yapmış oluyorsunuz. Örneğin neden?
Sizler öğrencilerinize zorluklarla karşılaşınca hayatlarınıza son verin mi dersiniz, yoksa zorluklarla mücadeleyi mi salık verirsiniz? Cevabınızın ikincisi olacağından eminim, o halde siz de yapmayın.
Bence eyleminizin barışçıl olduğu şu sebeple tartışılabilir: Kusura bakmayın ama insan hayatını veya sağlığını tehdit eden (kendi hayatınız bile olsa) bir eylemin barışçıl olduğunu düşünemem.
Zaten böylesi bir eylemden sonra devlet sizi mesleğinize iade etse bile
çocuğunun intiharı bir çözüm gibi kullanmasından korkabilecek pek çok öğrenci
velisinin sizleri çocuğunun eğitmeni olarak görmek isteyeceğini sanmıyorum.
Neden intihar diyorum? Çünkü şu anki koşullarda bu eylemin sonucunun “kendini
öldürme”ye dönüşmesinden korkuyorum.
![]()
Türkiye’de 2013 yılında gerçekleşen Gezi eylemlerini bilirsiniz.
O dönemde bazı polis memurlarının aşırı şiddet kullandıklarını düşünen bazı eylemcilerin, polis memurlarına “simit sat onurunla yaşa” şeklinde slogan attıklarını da hatırlarsınız. Bu arada bence Gezi eylemleri çıkış noktasında dünyanın en barışçı eylemiydi. Sizlerin de benim gibi barışçı Gezi eylemlerine sıcak bakıyor olma ihtimalinize dayanarak yazıyorum;
Eğer memuriyet uğruna ölünecek ya da açlık grevi yapılacak kadar vazgeçilmez bir iş ise (örneğin sizler memuriyete geri dönmek için açlık grevi yapıyorsanız) mesleği gereği gerektiğinde belli oranda sertlik kullanabilecek bir polis memuruna ne hakla “simit sat onurunla yaşa” denilebilir ki!
Eğer memuriyetten ayrılmanın aç kalmakla aynı şey olduğunu düşünüyorsanız görevi gereği istemese bile sertlik kullanan ama sonuç olarak görevini yapan bir polis memuruna memuriyeti bırak ve “simit sat onurunla yaşa” diyemezsiniz.
Üstelik polis memurluğu da eğitimcilik gibi çok onurlu ve zor bir meslektir.
Her eylemin sesini duyurmaya çalıştığı bir karşı tarafı vardır, direnişini o tarafa karşı yapar ve bir sonuç beklersin. Ama bu sonuç göz göre göre ölüm mü olmalı? Bu topraklar yeterince acı yaşadı, yeterince gencecik insan kaybettik. Bu acılara bir yenisini eklemeyin!
Bu eylemi neden yanlış bulduğumuzu anlata anlata bitiremem. Size kısaca şunu söyleyeyim: YAPMAYIN!
Hayata Dair 28/06/2017

Yazarlar:
Tevfik Elçioğlu, GrafikSaati.org ve grafiksaati.org
Belgin Elçioğlu GrafikSaati Dergisi
İlk yazan: Tevfik Elçioğlu, 28/06/2017
Danışman ve son okuma: Zeynep Sertkaya, UK grafiksaati.org ve GrafikSaati
Zeynep Sertkaya Hayata-Dair yazıları , Zeynep Sertkaya facebook, Zeynep Sertkaya Blog , all_butterflies[at]hotmail[.]com, sertkayazeynep[at]gmail[.]com
Katkı: Bu yazıyı yazarken arkadaşımız Mete Üstündağ’ın halka açık olarak paylaşılan bazı görüş ve Facebook yorumlarından da faydalandık.
İlginizi çekebilir:
Copyright: Her hakkı saklıdır | grafiksaati.org@gmail.com | gizlilik politikası