
İşimizi geri istiyoruz
Kalp yetmezliği: Nuriye Gülmen ve Semih Özakça için 130. gün
Yazan: Zeynep
Sertkaya, UK, 17/07/2017 (Yazı açlık grevinin 130. gününde yayınlandı)
Son yıllarda
yaşananlar ve sosyal medya bana "kalp yetmezliği"nin iki anlamı olduğunu
öğretti.
1. Sözlük yada tıp
literatüründeki anlamı:
Kalp yetmezliği, kalbin sağ, sol veya her iki karıncığının içindeki kanı, her
vuruşunda
damarlara yeterli miktarda gönderememesi sonucu oluşur. Yani kalbin, vücudun
ihtiyacını
karşılayacak düzeyde kanı pompalayamamasına kalp yetmezliği denir.
2. Vicdani anlamı:
Duyarsız kalınamayacak kadar zor yada kötü durumlar yaşamış yada yaşamakta olan
canlıları ; vicdansızlık, korku, bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti
yada
ötekileştirme nedeniyle görmezden gelmek. Tepki veremeyecek yada önemsemeyecek
kadar
kalbi taşlaşmış olmak.
Önceleri bu kalp
yetmezliği türünü genelde hayvanlara eziyet edilen durumlarda görürdüm.
Sonra bir baktım ki kadına şiddette, çocuk istismarında ve daha bir çok vahim
durumda
ortaya çıkıyor. Son olarak da tüm dünyada bir şekilde haber olan , tüm
ülkelerdeki
aydınların destek verdiği bir direniş; canım ülkemdeki çok büyük kitlelerce yok
sayılıyor.

Evet Nuriye ve Semih'in direnişinden bahsediyorum. Yaşanan tepkisizliği de KALP
YETMEZLİĞİ olarak isimlendiriyorum.
100.000'lerin mağdur olduğu, OHAL KHK'lerine mağdurların bir çoğu karşı
çıkamazken; bu
durumda işinde olmuş herkesin sesi olmaya çalışan Nuriye Gülmen ve Semih Özakça
nasıl bu
kadar az destek görür, nasıl bu kadar ötekileştirilir ve 130. gündeki açlık
grevlerini
nasıl tutuklu olarak geçirirler aklım değil KALBİM kabul etmiyor. Demekki henüz
kalp
yetmezliği bana sirayet etmemiş. Ne mutlu bana.
İki yüz küsür gündür direniyorlar, 130 gündür açlık grevindeler, 40 günden fazla
süredir
tutuklular. Nasıl görmezden gelirim, nasıl boyun eyselerdi derim, nasıl terörist
ilan
ederim? Bebekleri öldüren, kadınlara tecavüz eden, yaşlıların kafasını kesen
IŞİD
varken; ekmeğini geri isteyene aynı yaftayı nasıl yapıştırabilirim?
Direnişin yöntemini, açlık grevini eleştirmek başka ; ötekileştirmek, yaftalamak
ve
görmezden gelmek başka. Eleştiri hepimizin hakkı. Sırt çevirmek ise bir seçim.
Ben seçimimi bu seferlik eleştiri hakkımı kullanmadan HAYATTA KALMALARINI
DESTEKLEMEKten
yana kullanıyorum.
Belki farkında değilsiniz ama Nuriye ve Semih yaşar ve işlerine geri dönerse,
hepimiz
kazanacağız. KHK'lerle işinden olan herkese geri dönüş yolu açılacağı gibi ,
KALP
YETMEZLİĞİ sorunumuzu aşmakta bir adım ilerlemiş olacağız.
Nuriye ve Semih'i görmezden gelir ve yaşatamazsak, onlar ölümsüz birer direnişçi
olarak
bizler tarafından hep hatırlanarak yaşayacak ama bazı vicdanlar yaşadığı KALP
YETMEZLİĞİNİN ağırlığını hiç unutamayacaklar. Çünkü unutturmayacağız.
Not: Bu yazıda size ne direnişin gelişim sürecini, ne de Nuriye ve Semih'in
geçmişlerini
anlattım. Bunları merak eden öğrenir. Bir direnişi desteklemek için bireyleri
tanımak
gerekmez zaten. Direnişin her günü söyledikleri tek bir cümle özü anlatır.
"İŞİMİZİ GERİ
İSTİYORUZ."
Hayata Dair 17/07/2017
Serbest telif açıklaması: Bu
makaledeki yazı ve grafiklerin kullanımı; yazı ve grafiklerde değişiklik
yapmamak ve yayın sayfasında suç teşkil eden yayınlar bulundurmamak veya
yazının özüyle bağdaşmayacak ifadeler kullanmamak ve
orjinal yayına link vermek
şartıyla serbesttir

Yazan:
Zeynep
Sertkaya, UK grafiksaati.org
ve GrafikSaati
Grafik: Tevfik Elçioğlu
Foto : Birgün + Gstatic
Zeynep Sertkaya Hayata-Dair yazıları
,
Zeynep Sertkaya facebook,
Zeynep Sertkaya Blog ,
all_butterflies[at]hotmail[.]com,
sertkayazeynep[at]gmail[.]com
İlginizi çekebilir:



|